Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Gönderen Konu: Yaşamın İçinden Bir Ses Bir Duyuş  (Okunma sayısı 1974 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

HarikaTurunç

  • Ziyaretçi
Yaşamın İçinden Bir Ses Bir Duyuş
« : 27 Şubat 2008, 12:11:45 »

Yaşamın İçinden Bir Ses Bir Duyuş...



Yaşadığını sanıp yaşama dışarıdan bakanlar, yaşamı yaşamaya çalışanlar ve yaşamı yaşayanlar. Bu sözlerden hangisi sizin için. Belki de hepsi de bir arada. İçinizdeki seslere kulak verdiğiniz ve duyduğunuz şeylerden hoşnut olduğunuz ya da olmadığınız anları bir düşünün. İçinizdeki sesin ses olmaktan çıktığı bir çığlığa dönüştüğü oldu mu?
Korkmayın içinizdeki ortaya çıkarmaktan. Çıkmadıkça o ses gittikçe büyüyecek. O zaman ne siz kendinizi anlatabileceksiniz ne de çevrenizdeki insanlar sizi anlayacak. Çünkü o ses olmaktan çıkıp kulakları tırmalayan, anlaşılmaz ve anlatılamaz bir gürültü, bir çığlık olacak. Sesi kontrol edebilirken çığlığa söz geçiremeyeceksiniz. Nedir bunlar ? Sesler , gürültüler, çığlıklar. Neden bahsediyorsun? Neden bu kadar karmaşık şeyler anlatıyorsun? Dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yoksa bende çığlık mı atıyorum?
Yok! aslında çığlık atmıyorum. Düz anlatmak yerine biraz da değişik bir yol seçeyim dedim. Biraz da karmaşık olsun herkes kendine göre yorumlasın istedim. Ne almak istiyorsanız, neyi kendinize uygun buluyorsanız ona göre değerlendirin. Ben duyguyu dillendirmek istiyorum. Mümkün mü? Bilmiyorum. Ama dışarıdan bakmak yerine çabalamak istiyorum.

Sabah uyanıp yeni bir güne, yeni bir umutla, yeni bir amaçla başlamak. Her sabah uyandığında bugün ne istiyorum ya da ne bekliyorum diye kaç kişi kendine sorar merak ediyorum. Sormalı mıyız? Açıkçası onu da bilmiyorum. Gününü planlamak değil ama ne yapmak istediğini bilmek o güne biraz daha anlamlı bakmanı, daha bir heyecanla sarılmanı sağlamaz mı?

Yaşayacaklarını ve yaşamak istediklerini ertelemeden yaşamak ve sorumluluklarını almak. Hissederek ve duyumsayarak yaşamak. Korkmadan, kaçmadan mücadele ederek yaşamak. Yaşadıklarının daha bir içinde olarak yaşamak.

Yaşarken yaşadığın andan mutlu olmak. Olmuşları ve olacak olanları düşünürken anı kaçırmak mutluluğu da kaçırmanıza sebep olmaz mı? Hatta düşüncelerde boğulurken yaşamı kaçırmak. Sorun kendinize nasıl mutlu olunacağını… Aslında nasıl mutlu olunacağını sormaktan ziyade mutlu olmayı yaşayarak öğrenmeli insan.
Kendi iç sesini duyuyor musun? Bir kez dinledin mi onu? Sana söylemek istediklerini anlayıp anlatabildin mi? Farkına varmak ve yüzleşmek duygularınla… Zor olsa gerek. Bir o kadar da cesaret.

Sesini duyduğun halde baskıladığın, çıkmasına izin vermediğin anları bir düşün. O çıkmak istedikçe sen hayır çıkamazsın diyorsun.

Kimi zamanda başkalarının sesleri ile yetinenler yok değil mi? Kendi sesinden korkup başkasının sesini duymaya çalışan ve onun yaşadıkları ile yetinenler. Hatta öğrenebileceği şeyler varken kendi yaşayamadığı gibi yaşayanı eleştirenlerden de bahsediyorum.

Duyacaklarından memnun olmayacağını hissettiğin an o sesi daha bir bastırmak istersin. Sen çıkmasına izin vermezsin, o çıkmaya çalışır. Duymak endişelendirir seni. Kaçarsan kurtulacağını sanırsın. Kurtulamazsın. Hatta daha da büyüyerek, çoğalarak çıkar, hiç beklemediğin yerde, hiç beklemediğin zamanda. İşte o zaman onunla baş etmek güçleşir. O sesle yüzleşip yaşamak daha kolay aslında. Farkına varmak ve yaşamak.

Sönmüş, yıllardır sesi çıkmayan bir volkanik dağ düşünün. Onun daha uzun süre ses çıkarmadan durabileceğinin garantisini kim verebilir ki? Bir bakarsınız bir gün eski patlayan haline dönüşmüş. Beklenmedik bir anda tekrar canlanıvermiş. Büyük patlama yaşanmadan önce lavlar patlayabileceğini hissettirmiş olsaydı bu kadar da hazırlıksız yakalanılmayacaktı. Vereceği zarar da o derece büyük olmayacaktı.

Duygularını ve düşüncelerini aktarabilen ya da iletebilen bir insan kendisine ve çevresine zarar vermez.

İçindeki sesi doğru ifade edebilirsen, anlaşılabilir ve anlayabilirsin.

Psk.Füsun Budak
www.tavsiyeediyorum.com