Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Gönderen Konu: Okinawa sırları  (Okunma sayısı 3313 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı muhterem

  • Üye
  • *
  • İleti: 741
  • Karma: +0/-0
  • Cinsiyet: Bayan
Okinawa sırları
« : 25 Mart 2008, 11:58:03 »


 Tıp dünyasında, uzun yaşam konusunda büyük tartışmalar yaşanıyor. Beslenme modellerinden ruh sağlığına, yaşam sürelerini uzatmada neler yapılabileceği araştırılıyor. Bu araştırmada birçok bilim adamının odaklandığı en önemli adres de, Japonya’nın Okinawa Adası. 1.2 milyonluk nüfusa sahip adada, ortalama insan ömrü 81.2 yıl. Dünya geneline bakıldığında bu oran 70’ler civarında. Okinawa’nın uzun yaşam sırlarını çözmek için, birçok kişi gibi biz de adaya bir ziyaret gerçekleştirdik. Fotoğrafçı arkadaşım Sebati Karakurt ile ada insanları arasında 4 gün geçirdik. Gördüğüm kadarıyla, bugün uzun yaşam konusunda tıp neyi tartışıyorsa Okinawa’da o var. Bence bundan böyle, uzun yaşam tartışması Okinawa tartışması olacak. Ve her ülke, bu modelden kendine uygun olanları alıp bir sentez yaratacak. Bu yazı dizisinin sonunda, dilerseniz siz de öğrendiklerinizden kendiniz için bir Okinawa yaşam modeli yaratabileceksiniz.

Okinawa’ya akşam saatlerinde vardık. Yorgunduk, oldukça uzun iki yolculuğu (İstanbul-Tokyo, Tokyo-Okinawa) art arda yapmıştık. Ertesi sabah güne, "Okinawa Yüzyıllık Yaşam Çalışması" grubunun üç üyesinden biri olan Dr. Craig Willcox ile yasemin çayı içerek başladık. Yasemin çayını yudumlarken bir yandan da Dr. Willcox’u dinliyorduk.

Dr. Craig Willcox, medikal antropoloji uzmanı. Kanada’nın Toronto Üniversitesi kökenli ağabeyi Dr. Bradley Willcox ile birlikte 80’li yılların sonunda Okinawa’ya ilgi duymaya başlamışlar. Kardiyoloji uzmanı Dr. Bradley ve tıbbi antropolog Dr. Craig, üniversiteden sağladıkları bursla Okinawa’ya gelmişler. Uzun yıllar burada çalışan Japon gerontoloji ve kardiyoloji uzmanı Dr. Makoto Suzuki ile birlikte çalışmaya koyulmuşlar. Bu çalışmanın sonunda da dünyaca ünlü "Okinawa Programı" ortaya çıkmış.

OKİNAWA YÜZ YILLIK YAŞAM ÇALIŞMASI

Dr. Suzuki’nin, Okinawa’nın dünyada tanınmasında özel bir yeri var. Kendisi, 1970’lerde Okinawa yaşlılarını ve Okinawa’da "uzun ve sağlıklı yaşamanın sırlarını" inceleyen ilk araştırmacı. Daha doğrusu, Okinawa’da yaşlı sayısının çok fazla olduğunu ve bu yaşlıların da şaşılacak kadar sağlıklı olduğunu ilk fark eden bilim adamı.
Suzuki’nin o yıllar temellerini Ryukyu Üniversitesi’nde attığı ve bir araştırma merkezi kurarak başlattığı Okinawa Programı’nın temel amacı, Okinawa’da insanların niçin daha uzun yaşadıklarını ve uzun yaşamalarına rağmen güçlü bir sağlığa sahip olduklarını anlamak. Burası çok önemli! Okinawalıların sadece uzun yaşamaları değil dikkati çeken şey. Okinawa yaşlıları, 80’li, 90’lı yaşlara da genç ve güçlü damarlar, temiz bir bellek, sağlam kaslar ve kemikler, iyi gören gözler, iyi duyan kulaklarla giriyorlar. Yaşlanan insanların o pek yakındıkları ağrılardan, sızılardan, uykusuzluk ya da unutkanlıklardan pek haberleri yok!
Okinawa yaşlıları, 80’li yaşlarında pazarda sebze satmaya, seks yapmaya, 90’lı yaşlarda kırlarda dolaşmaya, gülmeye, şakalaşmaya devam ediyorlar.
Batılı toplumların çok önem verdikleri "kaliteli yaşlanmak", Okinawalı için doğal bir şey. Keyifle, sağlıkla, hayatın içinde kalarak yaşlanıyorlar.

DENİZ ÜRÜNÜ SEBZE, MEYVE

Dr. Willcox ile uzun uzun konuştuk, tartıştık. 3 kişilik grubuyla, çalışmalarına hálá devam ediyor. Raporlarını tamamlamak üzereler. Ondan önce bizimle, adada yıllardır biriktirdiği gözlemlerini paylaşıyor:
 Okinawalılarda onlara daha uzun yaşama şansı tanıyacak özel bir genetik donanım yok. Okinawa’dan Amerika’ya göç edenler daha erken yaşlanıyor. Çocukluk yaşlarında Okinawa’ya göç eden Çinli ve Japonlar da, Okinawalılar kadar uzun bir yaşam şansı yakalıyor.
 Okinawalıların beslenme biçimleri ve besin seçimlerinde önemli özellikler var. Deniz ürünü, sebze, meyve ağırlıklı besleniyorlar. Soya yağı ve bitki çaylarının yeri de çok önemli.
 Yaşam boyu hareketliler. Düzenli bedensel aktivite, bir öğrenim biçimi değil, bir yaşam tarzı.
 Yaşadıkları çevre ile müthiş uyum içindeler. Çevreye dost bir karakterleri var.
 Okinawalıların yüzde 10 kadarı Budist. Yüzde 90’a yakını ise herhangi bir örgütlü dine bağlı değil. Ancak bu durum, onların güçlü bir maneviyata sahip olmalarına engel değil. İnançları, aidiyet duyguları, birlikte olmaya, çalışmaya eğilimleri çok yüksek.
 Okinawa yaşamında maneviyat içsel ve kişisel bir olay. Bireyin yaşamın anlamı ve gayesini keşfetmesinde en önemli faktörlerden biri. Doğumdan ölüme kadar karşılaşacağı her türlü olaya ve deneyime karşı en güçlü kalkan, en etkin silah, en iyi tecrübe, en güvenilir liman ve en huzurlu ortamın maneviyat olduğunu düşünüyor Okinawa insanları.

YAŞLIYA DOKUNMA ENERJİ VERİYOR

 Toplumun ruhsal liderleri kadınlar. Yaşıtları olan erkeklerden daha güçlü bir manevi álem bağlantısına sahipler. Ruhsal önder oluşları, yaşlandıkça güçlenmelerini sağlıyor. Okinawa kadınları, erkeklerden 8 yıl daha uzun yaşıyor.
 Geleneksel kültürlerine bağlılar. Kültürel mirasları onlar için çok önemli.
 Eskiyi korumak, eskiye sahip çıkmak, zamanla yaşlıyı korumak, yaşlıya saygı duymak, yaşlıyı kutsamak, anlamak, onu yaşamın içinde tutmak anlayışına dönüşmüş. Yaşlı birinin elinden tutmanın, yaşlıya dokunmanın bile yaşam enerjisi aktardığına, kendilerine uzun yaşam gücü sağladığına (ayaguri) inanıyorlar.
 Yaşlıları genelde ailenin içinde tutuyorlar, toplum yaşamının bir parçası olarak her yere götürüyorlar. Oyunlarında, eğlencelerinde hep yaşlılara da yer veriyorlar.

DENİZDEN GELEN OMEGA-3

Omega-3 yağ asitleri, Okinawa beslenme modelinin baş oyuncularından. Okinawalılar bunu haftada birkaç kez balık tüketerek ve bol bol yosun yiyerek sağlıyor. Omega-3 yağ asitleri (EPA ve DHA) damarları genç tutmanın, belleği, eklemleri, gözleri korumanın, depresyondan uzak kalmanın anahtarlarıdır. DHA’nın daha çok beyin hücreleri ve bilişsel fonksiyonları, EPA’nın ise damar sağlığını koruduğu kabul edilir.

ADALI OLMAK
Adalı olmak, Okinawalıları birbirlerine kenetlemiş. Tayfunlara karşı beraber hazırlanıyorlar örneğin. Moai denilen bizde imecenin tam karşılığı bir gelenek var, herkes birbiriyle yardımlaşıyor. Toprağa saygılı olmayı da öğrenmişler. Doğayı koruyor, doğayla iç içe yaşıyorlar. Ada florası da, Okinawalılara müthiş organik besin seçenekleri sunmuş. Ada bitkilerinin, dış etkilere açık olmaları bakımından antioksidan seviyelerinin daha yüksek olduğunu düşünürüm. Bu özellikleri, yiyenlerin de direncini kuvvetlendiriyor olabilir. Tabi deniz ürünlerini unutmamak gerekir. Hepsi uzun yaşama katkı sağlayan şeyler.

Okinawa Usulü Yemek Tarifleri
Malzemeler:
1 bardak doğranmış soğan
 2 diş dövülmüş sarmısak
 250 gr rendelenmiş havuç
 Yarım bardak esmer pirinç
 2 yemek kaşığı ince kıyılmış yeşil biber
 5-6 dal kıyılmış maydanoz
 2 su bardağı su
 3 su bardağı yağsız  tavuk suyu
 Tuz
 1 adet limon suyu
Yapılışı:
Tencereye zeytinyağı, soğan ve sarmısağı ilave ederek kapağı kapalı olacak şekilde yumuşayıncaya kadar pişirin. Havuç, pirinç, tavuk suyu, su ve tuzu koyup kaynatın. Kaynayınca ateşi kısın ve kapağı aralayarak 20 dakika ya da havuçlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Doğranmış biber, maydanoz ve limon suyunu ekleyin.
Servis:
Kaselere servis edin. İsterseniz, püre haline getirip de tüketebilirsiniz.

MUCİZE ADADA NELER VAR

Dünyanın en uzun ömürlü ve en sağlıklı insanları yaşıyor.
 Kalp-damar hastalıklarına yakalanma oranı çok düşük. Meme, prostat ve kalınbağırsak kanserleri pek bilinmiyor.
 Felç-inme sorununa yakalanma sıklığı parmakla gösterecek kadar az.
 Kolesterol sorunu yok, homosistein düzeyi düşük. 80-90 yaşındaki insanların damarları 50-60 yaşında.
 Okinawalıların kemikleri çok güçlü, osteoporoz riski çok düşük.

KESİP SAKLAYIN

BİR OKİNAWALI ASLA...

 Sigara içmez.
 Az alkol alır.
 Uykusuzluk yaşamaz.
 Uyarıcı ilaçlar kullanmaz.
 Yalnızlık yaşamaz.
 Fazla kilolu olmaz.
 Kömürde pişmiş yanmış etleri yemez.
 Öfke duymaz.
 Kolalı içecekler içmez.
 Meyve suyu konsantreleri tüketmez.
 Yemeğine margarin katmaz.
 Aşırı televizyon seyretmez.
 Durmadan cips, gofret atıştırmaz.

BİR OKİNAWALI HER ZAMAN...

 Sebze yer.
 Meyve tüketir.
 Taze meyve sularından içer.
 Bulgur, mercimek, bakla sever.
 Balık düşkünüdür.
 Hoşgörü duyar.
 Sevgi hisseder.
 Yardım etmek ister.
 Yürüyüş yapar.
 Bol bol okur.
 Aromaterapi masajı yaptırır.
 Seyahate çıkar.
 Dua eder.
 Gönüllü çalışmalara katılır.


 
 
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

 

Kendin İçin Birşey Yapmayacaksan ; Kim Yapacak ?
Başkası için bir şey yapmayacaksan ;Varolma'nın Anlamı Ne?
Şimdi Yapmayacaksan ; Ne Zaman ?