Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Gönderen Konu: BİLEN KONUŞUR  (Okunma sayısı 2019 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

HarikaTurunç

  • Ziyaretçi
BİLEN KONUŞUR
« : 20 Kasım 2007, 00:34:12 »
 

BİLEN KONUŞUR…

Son günlerde en çok duyduğum, okuduğum, dinlediğim ve İnsanlara Türkçe karşılıklarını söylemelerini rica ettiğim ve zaman zamanda uyardığım kelime CEO yani Chief Executive Manager. Bizdeki karşılığı icra veya yönetim kurulu başkanı (YKB).

Yalnız CEO değil, hastane yerine, Hospital, Cankurtaran yerine Ambulans, Mangal yerine Barbekü, çeyrek yerine period, kasaba evleri yerine Casaba, Uphill, Kentplus, Yeshill evleri, İçerik, tarz yerine concept li kelimeler…

General Manager, sales executive, lider, ofis, creative, pruduktör, rejisör, pruductive ve daha yüzlerce yabancı sözcükler…

OK’li vavvv, lu hayret nidaları, kelimelerin içine İngilizce sözcükleri katarak Türkçe’yi Amerikanca konuşmalar…

Bir zamanlar Fransızca konuşmak modaydı şimdi ise belki de globalleşmenin etkisiyle İngilizce’yi Türkçe’ye yeğler olduk…

Şarkı söyleyen ve kendine sanatçı! diyen bir çok kişi yeni bir “sound” yakaladığını, “Best of…” albümlerini ballandıra ballandıra anlatıyor. Hatta şarkılarının remix’inin daha güzel olduğunu söylüyor…

Türkçesi “bir türlü üretemiyorum, eskisi ile idare etmek zorundasınız” değil de nedir?

Kimsenin anlamadığı, belki de anlamak istemediği yabancı şarkıları büyük bir ciddiyetle bağıra bağıra söyleyen, kendi şarkılarından ise utanıp sıkılan, aşağılayan, tez düze, tek ses bulanlara ne demeli?

İlk defa İngilizce şarkı söyleyerek Erevizyonda birincilik aldığımızı düşünürsek bunun anlamı “Türkçe söylersen sana ekmek yok” ya da “ancak bana benzersen seni kabul edebilirim” karmaşası olmasın sakın…

Değişen yalnızca dil olsa öyle davranışlar var ki “başımıza taş yağdıracak cinsten.”

Milli gururumuz ünlü basketbolcu NBA ligine gidiyor. Milli maçlarda kendisini hayranlıkla izlerken görüyoruz ki, yumrukların birbirine değdirerek selam vermekte, arkadaşını kutlamakta, göğüs göğse vurarak hiç alışık olmadığımız şekilde sevinç gösterileri yapmakta, kendi dilini artık Amerikan aksanıyla konuşmakta…

“Amerika’da işler farklı, oralar işler şöyledir, böyledir” nutukları da işin kadevesi…

Biz bu hareketleri siyah tenli basketbolcular yapar sanırken, kendisine çocukluk ve gençlik yıllarında veremediğimiz bazı kültürel özellikleri eloğlu altı ayda başarmış.

Helal olmasında! Ne olsun?

Dil bir ulusun özgür olmasının en önemli sembollerinden biridir. Dil birliği olmayan ulusların, milletlerin dirliğinden ve birliğinden söz edilebilir mi?

Ya insanlar kendilerini ne kadar özgür, refah içinde, evrensel, üretken hissedebilirler?..

Dil’i bozulan ve bozdurulan ülkelerin bağımsızlıklarından ve geleceklerinden pekte olumlu olarak söz edilemez. Kuşak çatışmaları, insanların birbirlerini anlamamaları, değerlerin yozlaşması, uzlaşma ve bir ulus olma kültürünü yok eder ve ülkeler felakete sürüklenir…

Kendinden, dilinden utanan, dilini korumayan geliştirmeyen ve öz dilinin sorumluluklarını almayan hiçbir insan hiçbir açıdan zenginleşemez, gelişemez, özgür iradesini kullanamaz.

Türkçe dünyanın önde, güçlü, zengin ve anlamlı dillerinden birisidir. Birçok dilbilimci dilimizin olağanüstü derecede matematiksel bir dil olduğunu çeşitli söylemlerde dile getirmektedirler.

Bana göre Türkçe’nin en önemli özelliği “yaşam dili” olmasıdır. Duygu ve içerik açısından o kadar zengindir ki, edebiyatımızın gelişmişliği de buna örnektir.

Yurtdışında yaşarken yabancılarla dil ve kültür üzerine tartışmalarımda, Türkçenin yaşam dili olduğuna çeşitli örneklerle anlatmaya çalışırdım.

Topraklarında on yedi medeniyete kucak açmış bir coğrafyada taşıyoruz. İş, bilim, sanat, edebiyat, teknoloji ve birçok alanda güçlü olmanın önemli bir göstergesi de dildir.

Biz dilimizi koruyup geliştirmezsek kim koruyup geliştirecektir.

Dünyanın önde ve gelişmiş ülkelerinin insanları gittikleri her yerde kendi dillerini konuşmakta, karşısındakini kendi dilini kullanmaya özendirmekte, hatta bilerek kendi dili dışında başka dilleri bilse de konuşmamaktadır.

Yabancı dil bilmek önemlidir, gereklidir ve insanın kendisini evrensel değerlere ulaştırmasında önemli rol oynar.

Kendi dilinden utanmak, başka dilleri kendi diline tercih etmek, kendi dilini yabancı sözcüklerle yabancılaştırmak, bozmak, çarpıtmak işte bu doğru değildir.

Çünkü insan diline yabancılaşmaya başlarsa, sonra kendine, çevresine, geçmişine, değerlerine ve sonra hayata yabancılaşmaya başlar.

Bunun sonunu düşünmekse beni ürkütmeye yetiyor bile…




 
Yazar : Turgay Bİçer

 
Tarih : 12.10.2006 - Okunma : 74
 
 

Ana Sayfa
 

Çevrimdışı deep inside

  • Üye
  • *
  • İleti: 645
  • Karma: +0/-0
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: BİLEN KONUŞUR
« Yanıtla #1 : 30 Aralık 2007, 23:43:12 »
Bu güzel yazı için çok teşekkürler. Çok önemli bir sözü unutmayalım.

" Bir toplumu parçalamak istiyorsanız, önce onun dilini yok edin".

Bence Türkçe kelimeler yerine İngilizce olanaları kullanmak özentilik ve cehaletten kaynaklanıyor. Şayet kişi kelimenin Türkçe karşılığını bilmiyor ise, bu onun çok büyük ayıbıdır.

"Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp."