En son ne zaman sabah uyandığınızda ,
uyanmış olmanın , yeni bir güne doğmanın ,
mutluluğunu yaşadınız ? ve enerjinizi coşku içinde hissettiniz? …tüm dünyaya doğan güneş gibi…
Hiçbir şeyi düşünmeden ,kendi varlığınızı bütünüyle hissederek ,
aynaya baktığınızda saçınıza yada makyajınıza dikkat etmeden önce ,
kendinize,
kendi gözlerinizin içine bakarak gülümsediniz? Ve ilk günaydını kendinize söylediniz ? ve aynı anda tüm dünyaya bunu ilettiğinizi farkederek hissettiniz ?
_Yapmak zorunda olduğumuz işler hayatımızın tümünü kaplmış durumdayken , ve oflayıp poflayıp yataktan kalkmayı istemeyerek işe yetişme telaşında kimin aklına gelir ki ,kafada bir yığın sorunla , sabah sabah…hep aynı nakaratla…
Peki yapmaktan keyif aldığınız , sizi aynı zamanda dinlendiren ve size haz veren yapmaktan hoşlandığınız yetenek ve zevkelerinize ne oldu ?
_Bunlar içimizde uhde kaldı sanıyorum ..bir türlü fırsat yok ki.
Görevlerimizin içinde atan bir kalptir oysa bize hayat veren,her zorluğa ,her dertle başa çıkma gücüdür,kendimize ait ayırdığımız o dakikalar içinde aldığımız ; NEFES…Bize bizi hatılatan canı gönülden…..
Yaşamak bizim için görev değil ,keyif olsun ve bunun içinde ,içinizdeki yaşama tutkunuzu ateşleyin ki sizle birlikte sizin varolmanızı hatırlatan her kalp atışınızı hissedin,
herşeyden ve herkesten önce kendiniz için…
İçinizden gelen çağrıya kulak verin arada sırada bile olsa,
yaşadığınızı hissedin keyifle ,
hayatınızın en tatlı çikolatalı kenarlarının tadını çıkarmayı unutmayın…
Dilek Büyükçam